Bir seyahat için evden çıktınız, harika bir araçla yolculuk yapacaksınız. Sizi almak için son derece lüks bir araç ve son derece şık bir şoför kapınıza yanaştı. Araç son derece gösterişti, yepyeni, ışıl ışıl parlıyor. Arabaya bindiniz tam tahmin ettiğiniz gibi tertemiz son derece konforlu her detay en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş.
Araç hareket ettiği zaman, şoförün son derece dikkatsiz araç kullandığını, ani duruş ve kalkışlar yaptığını fark ediyorsunuz. Şoför son derece negatif ve somurtkan. Zorla burada durduğu o kadar belli ki. O şıkır şıkır arabada ilk intiba olarak aldığınız o konfor yok olmaz mı?
Bir terslik var bu kadar konforlu gözüken bir araçta bir şeyler size güven vermiyor. Yeni bir seyahat çıkarken içinizdeki heyecanınız bir anda yerini belirsizliğe bıraktı…
İşte her zaman yeni bir iş ortamını yeni bir seyahat benzetiriz. Bir takım niyet ve dileklerle bir yola çıkarsınız. Bu yola çıkmadan önceki intibalarınız yolculuk hakkında size fikirler verir.
Peki ya yolculukta yaşananlar intibalarınızdan farklı çıkarsa?
Yapacağımız yolculukların kalitesi bulunduğumuz yerin temiz, gösterişli ve ince düşünülmüş olması bizim yolculuğumuzun iyi geçeceğine dair net bir bilgi vermez. Yolculuğumuzun nasıl geçeceğine iklim karar verir. Duygular, düşünceler, ait olma…
İşte çalışan deneyimi ne kadar güzel gösterişli binalar yapılırsa yapılsın süslü ofisler hazırlanırsa hazırlansın, insanın kaynak olarak değil tüm süreçlerin etrafında düşünüldüğü, çalışanların ait hissettiği, kendini bir parça olarak gördüğü, fikirlerine değer verildiği, gelişip geliştirdiği iklimlerde var olur. Çünkü mutlu insan üretken olur.
Şunu kabul etmemiz gerekir ki pandemi bize iş dünyasında kuralların değiştiğini ve kartların yeniden dağıtıldığını acı şekilde öğretti. Çünkü insan doğasında kendini geliştirme ve gerçekleştirme duygusu hep vardır.
Yetişkin bir insan ömrünün yaklaşık %40 ını uyuyarak geçiriyor.
Uyanık kaldığı zaman diliminde yarısından fazlasını çalışarak geçiriyor.
Yani uyanık kaldığımız zaman içerisinde daha iyi bir çalışma deneyimini hepimiz hak ediyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Aydan Sucuoğlu Kıyılmak
Neydi bu Çalışan Deneyimi ???
Bir seyahat için evden çıktınız, harika bir araçla yolculuk yapacaksınız. Sizi almak için son derece lüks bir araç ve son derece şık bir şoför kapınıza yanaştı. Araç son derece gösterişti, yepyeni, ışıl ışıl parlıyor. Arabaya bindiniz tam tahmin ettiğiniz gibi tertemiz son derece konforlu her detay en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş.
Araç hareket ettiği zaman, şoförün son derece dikkatsiz araç kullandığını, ani duruş ve kalkışlar yaptığını fark ediyorsunuz. Şoför son derece negatif ve somurtkan. Zorla burada durduğu o kadar belli ki. O şıkır şıkır arabada ilk intiba olarak aldığınız o konfor yok olmaz mı?
Bir terslik var bu kadar konforlu gözüken bir araçta bir şeyler size güven vermiyor. Yeni bir seyahat çıkarken içinizdeki heyecanınız bir anda yerini belirsizliğe bıraktı…
İşte her zaman yeni bir iş ortamını yeni bir seyahat benzetiriz. Bir takım niyet ve dileklerle bir yola çıkarsınız. Bu yola çıkmadan önceki intibalarınız yolculuk hakkında size fikirler verir.
Peki ya yolculukta yaşananlar intibalarınızdan farklı çıkarsa?
Yapacağımız yolculukların kalitesi bulunduğumuz yerin temiz, gösterişli ve ince düşünülmüş olması bizim yolculuğumuzun iyi geçeceğine dair net bir bilgi vermez. Yolculuğumuzun nasıl geçeceğine iklim karar verir. Duygular, düşünceler, ait olma…
İşte çalışan deneyimi ne kadar güzel gösterişli binalar yapılırsa yapılsın süslü ofisler hazırlanırsa hazırlansın, insanın kaynak olarak değil tüm süreçlerin etrafında düşünüldüğü, çalışanların ait hissettiği, kendini bir parça olarak gördüğü, fikirlerine değer verildiği, gelişip geliştirdiği iklimlerde var olur. Çünkü mutlu insan üretken olur.
Şunu kabul etmemiz gerekir ki pandemi bize iş dünyasında kuralların değiştiğini ve kartların yeniden dağıtıldığını acı şekilde öğretti. Çünkü insan doğasında kendini geliştirme ve gerçekleştirme duygusu hep vardır.
Yetişkin bir insan ömrünün yaklaşık %40 ını uyuyarak geçiriyor.
Uyanık kaldığı zaman diliminde yarısından fazlasını çalışarak geçiriyor.
Yani uyanık kaldığımız zaman içerisinde daha iyi bir çalışma deneyimini hepimiz hak ediyoruz.